2008/11/28

Kalem'e El-Cevap . . .


hayatımda ağlamadım filmlerde... Katıla katıla güldüm titaniklerde.. Bir amaca hizmet etmeliydiler bi hevese değil.. Bir ideaları bir yoğunlukları olmalıydı !! adımlar boşa, boşluğa, birer karadeliğe atılmamalıydı beraberindeki bedeni de sürükleyerek... Ve öyle bir cümle duydum ki... Önceki günümle sonraki günüm değişti.. "baba, insanlar büyüdükçe hayalleri küçülür mü..??" dedi ufacık bir çocuk, derinliklerinden gelen çığlığı şirin bir ses olarak dışarı duyurmaya yarayan karadeliğinden.. her kara delik... kötü şeylere sürüklemez.. miş :) ve bu katıla katıla bu kez ağladığım bir filmden hayata br replikti hayalden... babam ve oğlumdu... babam.. oğlum..
insanlar.... düşünmeyen, sorgulamayan, farketmeyen, farkedEmeyen, görmeyen, görEmeyen insanlar... biz ne kadar görüyoruz... belki açılan kapı aralığının o belli belirsiz ışığı gördüğümüz; ama o bile gözlerimizi kamaştırıyor... neden sırtları bu kapıya dönük cisimleri biraz sesle, biraz gürültüyle, biraz biraz.. çabayla yüzleri dönük yapamayalım ki.. kim bilir belki önce yüzlerini dönünce utançtan, nefretten, bakmaya tahammülsüzlükten, algılayamayıştan, korkudan.... önlerine eğeceklerdir kendi sebeblerince.. yüzlerini... ama onları yüzlerini döndürmeye iten içsel kuvvetleri onları, yüzlerini aşk ile sevda ile içsel bir huzur ile O'na baktırtacaktır...gördürtecektir... inşallah (;

ve bir Pentagram şarkısı söyleyedurur kendini kulaklığımdan olanca şiddetiyle ben amerikalardan meksika sınırlarına koşarken....


Dünkü aklın bugün yetmez
Yarın bambaşka bir dünya
Bir sen var, o hiç değişmez
Gerçeklerin hep farkında
Yol yakınken düşün biraz
Bir nesildik beraberce
Bir Adım git bir
Adım gel
Kaç yıl kaldı önümüzde
Gör artık, gör artık anla
Ölümlü, ölümlü bu dünya.
Gör artık, gör artık anla
Ölümlü, ölümlü bu dünya
Düşman olmak mertlik değil
Korkaklığın iradesi
Kurnazlık marifet değil
Aptalların tesellisi
Pişmanlığa tercih etme
Geçmişteki hataları
Yalnız göz yaşların yıkar
Ruhundaki günahları
Gör artık, gör artık anla
Ölümlü, ölümlü bu dünya.
Gör artık, gör artık anla
Savaşma artık hayatla
Çok yoruldun dinlen biraz
Misafirsin bu alemde
Etrafını seyret biraz
Fazla kalmazsın belkide
Doğru-yanlış, gerçek-yalan
Fark etmiyor aslında
Dünya döner, geçer zaman
Hiç bir şey kalmaz ardında
Gör artık, gör artık anla
Ölümlü, ölümlü bu dünya
Gör artık, gör artık anla
Ölümlü, ölümlü bu dünya

Pentagramın sert tınılarıyla sert ve beyne dan dan vuran bu sözler ne kadar da uyumlu 1er 2li tamamlayıcı gibi, hayatın tamamlayıcısı hayallerimi yontarken gece...
insanlık kör kalemim !! insanlık karanlığında hapsolmuş, kanatları kırılmış, kara kara gölgelere yamanmış, onları kanatlarına tamirci sanmış birer ölü güvercin.. gözleri ondan yok, gözleri ondan karanlık.karanlığı gördükçe de içi karanlık kalemim.. insanlık ondan kör !! gözleri millenmişçesine... insanlık ondan kör işte... düşünmedikçe, karanlık onu yuttukça kör !!
. insanlık sağır kalemim !! günlük işlerinin iğrenç çığlıkları, sabah namazına kalkamayıp saati ileri attığımızda ve öğlen olup uyandığımızda şeytanın seviç çığlıklarını duymuşçasına sağır etmiş bizi... insanlık ondan sağır kalemim.. insanlık ondan sağır !! kulakları delinmişçesine.. içine kara kara şeyler dökülmüşçesine.. insanlık ondan sağır işte... düşünmedikçe, karanlık içine girdikçe sağır !!
insanlık, neden ben? neden başıma geldi? neden ben yaşadım? neden hep bana oluyor? neden neden neden...??? karmaşasında çünkü... insanlık algılayışsal eksikliklerde...


bir Kelamullahta buyurulur

(Bakara suresi, 216ncı ayet)
"Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”


ve şöyle der Pentagram bir şarkısında yine gece yontarken hayallerimi daha da sertleşir yontu darbeleri şarkımın çağrısıyla...


Bu alemi gören sensin
Yok gözünde perde senin
Bu alemi gören sensin
Veysel neden aklın ermez
Uzun kısa dilin durmaz
Eller tutmaz,gözler görmez
Bu acayip sırda senin
Bu alemi gören sensin

Aşık Veyselden uyarlama bir şarkıdır gecemi delen hayal eden....

dünyayı temizlemek... hayaller hayatları var kılıyor.. hayallerim varlığıma vücud oluyor, hayallerim 1 oluyor yarımken.. (;
biz büyüdük ve kirlendi dünya değil söylenecek olan yüzü döndükçe kapıya, O'na ve içi döndükçe kendine, huzura...
kendi şarkılarını söyleyecekler yorumlarını katarak, gözlerini açarak, kulaklarını açarak.. tek düze olmayarak, içsel, içlerinden geldiği gibi ((;
duvarlar... duvar var !!
bir şehir burası duvarla bölünmüş.. içinde 2 tarafın baskısından bir delik oluşmuş bir duvarla bölünmüş 1 şehir... yaşam alanı ortak.. o duvar yıkılacak, bu taraftan o tarafa esen rüzgarlar o tarafın gözünü açarken, kulağını duyar ederken, beynini düşünür ve mümkünse elini yazar... ve duvar yıkılır insanlar kardeşçe yaşarken, tüm taşlar o karadeliklere birer birer sürüklenirken.. bu kez cismaniyyet-i nasdan uzak... sadece taşlara hedefli... taşlar böyle düşünmeyen beyinlere hedefti !! tüm insanlık kardeşti !!
en büyük başkaldırım içsel düşünüşüm.. bunları uygulama yolundaki düşüm... düşe kalka büyüyecek bu çocuk düşleri var !! düşecek elbet; ama kalkacak evvel sonra yürüyecek sonra koşacak; sonra insanlar kalkacak, yürüyecek, koşacak "kardeşçe"... !!
hayatımızın öznesi biz olacağız, yüklemi eylemlerimiz, yer tamlayıcısı yaşadığımız gezegen, zaman zarfı başlangıcen içinde bulunduğumuz zaman; yürümesi ve ilerlemesi için gelecek olacak..
ama cümleyi yazan eli görecek cüz bilecek Küllünü...
siyah mürekkebimizle siyah kelamlar "düş"ecek kalemlerimizden !!karanlıklara karanlıkça; ama içindeki nuru görmüş zulumatlar ülkesine düşmüş İskenderce Hızırca İlyasca...
hayatı tezatların oluşturduğunun bilincinde hayallerinin teşekkülünde bir müteşekkil olarak...
yaz kalemim mürekkebin bitmesin insanlık var oldukça....
kalem ve nun aşkına...
ve mim der nun "."

Hiç yorum yok: