küçücük bir hayat tarihçesi girişimi

küçücük bir hayat tarihçesi girişimi

a. girişim küçücük

b. hayır, tarihçe küçücük -kapsamsız-

c. yo, küçücük olan hayat

d. hepbiri

e. hiçbiri

anlamsızlığın içinden çıkar gerçek anlamlar,

gözüne batar aslında tüm doğrular,

anlamsızlık perdesi çekilince aradan,

anlam bulur tüm yaşananlar

bir kız çocuğu vardı
karlı soğuk bi memlekette geçti hala geçemeyen çocukluğu
dizlerine kadar gelen karlar içinde yürüdü, lojmanlarda büyüdü
üç sokak ötede okullarda okudu memleketinde büyüdü ?!


sevdi bir gün...
gurbete göçtü...
tarih 2005 sevdi çocuk
memleketini terk etti ve hiç tanımadığı bi diyara düştü
sınava girdi
puan aldı
üç kilometre ötede gündüz eğitimi alabilecekken
8 saat uzaklıkta bi şehre gece eğitimi almaya düştü
gönlüne düşen sevda yüzünden
oysa çocuktu... sevdaysa çocukça...


hayatının saçmalıklarını yaşadı çocuk evvelinde büyüyemediği memleketinde
insanlaraysa ilerde derdini anlatamadı neden artık sakinlik, sessizlik, hareketsizlik istediğine dair
oysa zaten yeteri kadar sakin değil, sessiz değil, hareketsiz değildi zamanında
artık başka şeylerin zamanı gelsindi


ara ara çay yaptı kendine
kapadı ışıklarını odasının
çevirdi yüzünü ekrana
değdi parmakları klavyelerine
zira en yakın sevdiği insanlar bile okuyamazdı onu
o kendini okumaya çalışırdı biraz biraz
okudukça yazmaya çalıştı beyaz ekrana
kimi kez kin kırmızısı
kimi kez sakinlik yeşili
kimi kez karmaşa moru
kimi kez oldum olası adına tezat, sık sık siyah
olarak yazdı
kendini
iyi ki yazdı belki de
bakarsın büyüyünce de yazmaya devam eder
büyüyebilirse
ölmeden evvel.. !!


yaşadık
yaşadıkça öldük
öldürdük çünkü
kimi hayallerimizi
hislerimizi
dostluk ve aşk
ilişkilerimizi


sertti, genelde kırvrılmaz kırılırdı
yumuşak olmayı denedi
sevmedi, sevemedi
tabiatına tersti
bir yandan acı bir rüzgar esti
kaldıramadı ağırlığını altında daha da ezildi
gene de sertti
önce de kendine
doğru ne karar veremedi
yaşamaya karar verdi sadece içinin huzur edeceği şekilde
ve doğurunun karşısına çıkacağı bir gün diledi Tanrıdan


futbolu sevdi
çok koşturdu toprak sahalarda
çok düştü
çok kanattı dizlerini
menüsküs sahibi 2 adet nur topu gibi
ve nasıl yazıldığını öğrenmek istemedi hiç bu kelimenin
umrunda değildi


başkaldıranları sevdi
hayatlarını arayanları
onu yaşamak için savaşanları
isyan başlatanları sevdi sık sık
kendini arayanları
O'nu arayanları sevdi


aşık oldu
sevmedi bu kez aşık oldu
nefes alamadı
kar yağarken pencere açtırdı
ağladı, çok ağladı, sordu, sorguladı
nefessiz kaldı
aşksız kaldı
vaz geçti
görmezden geldi görürken
unuttu gitti gözünün hep önündeyken
düşündü yer yer
özledi
unuttu


abarttı çoğu kez
çok konuştu
hatalar yaptı
bağırdı çağırdı, yumruk attı, cam kırdı, elini acıttı, canını acıttı
değişmeye çalıştı
çalıştıkça sınıfta kaldı
ardına baktı yıl dönümünde
eskisinin dışa errorlu içe huzurlu benliği
daha özlenmiş geldi


futbolu özledi
Pentagram'ı özledi
kırmızı saçlarını özledi
şarkı sözlerindeki Tanrısal imgeleri özledi

dört mevsimi de aynı anda yaşadı

dört unsuru da izledi tabiatında

anlatamadı

...


abartmadan da yapabileceği hayatının inşasına düştü
bilgi betonlarını
müzik sıvalarına yapıştırdı
yalnızlığını harca kattı
düşüncelerini kolon etti
inşaallah dedi
Rabbi inşa etsin diye


mükemmel olamayacaktı hiçbir zaman
eksik kalacaktı
insandı
ama insanı aramaya bina dikti
yıkılır yıkılmaz...
bilinmez
bu işe sır erdirilmez
yaşıyoruz...

darbe aldı
aldığı darbelere de onu verenlere de
anlam katamadı

ama;
anlamsızlığının perdesine düşen gölge BEN değilim
kimsenin sembolü olmak istemedim
yaşarken bir yandan yanımda yaşayan hayatlarda ne uyandırdığımı bilemem çünkü yaşamaya çalışıyor konumdaydım
hala da öyleyim


yine de
yaşıyoruz..
herkesin arayış aleminde olduğu bu boyutlar dünyasında
abartmadan
uçlara yaşasa da orta yol üzerinde olmaya dair
sert uçlarını törpülerken kırılan törpülerin kanattığı ayaklarla
sert uçlarını törpülemekten vaz geçmek kaydıyla


yaşıyoruz..

yazıyoruz

"."


"mim"