
Hayatinin tadi damaginda kalmis taze gelin duygulari icerisinde bitirdim bu günü. Beklentilerimin cok uzaklarindaydi payima düsenler. Ve bir oyun olabilecegini düsündügümde,her sey icin cok gecti. Cok gecti cünkü,bedenimdeki o güc terketmisti yerini,icimin tam olarak tarif edemedigim bir yerlerinde o hirs... gitmisti uyandigimda..ya da uyudugumda... gercek sandigim bir rüyadan ibaret olsaydi her sey,belki yarin demeye firsatim olmayacakti. Ve günler geceler belki yarinlar icin,tükenmeyecekti biliyorum.
Elimde ucu kirik bir anahtar var. Kilitli kapilar bile uzaktayken, elimdeki anahtari saga sola cevirmemin bir faydasi olmuyor. Ve bir faydasi olmuyor bu sekilde yasamamin hayallerime. Cocuklugumdan beri biriktirdigim hikayelere baslayabilmemin verdigi mutluluk,sig kaliyor bir zaman sonra. Yetmiyor dokundugum hicbir satir,dökülmüyor dizeler elimden ve dilim,istedigim gibi konusmadikca ve bedenim,cocuklugumun esiri oldukca... ve ben her bir kilometrede,binbir hayal üretirken,tezatliklarin anakronizmalari ter olup akiyor sirtimdan. Bu devir diyorum,senin hayallerinden cok uzakta. Bu dünyadaki insanlar senin sarkilarini dinleyemeyecek kadar yorgunlar. Ve senin sarkilarini farkedemeyecek kadar mesguller. Olsun demek de zor artik derken bir sarki, ben her tezatliga olsun dememin de artik bir faydasinin olmadigini anladim. Insanligin binbir rengini tasidigimi sanmamdi,beni bu islere bulasan bircoklarindan farkli kilan. En azindan ben öyle düsünürdüm. Fakat bazilarinin tek renk olabilecegi ihtimali gecmezdi aklimdan. Hele bunun acisinin bu denli sert olacagini..
Hayatta cok büyük kayiplarim olmadi benim. Kendimi arayislarim oldu cokca. Temel zarar almadi ama. Gemi su almadi asla. Gözlerimin sahid oldugu seyler etrafimdakilerin kayiplarina fatiha okumami gerektirmisti her daim. Ve su niyetine yüzüme serptigim sükürlerim. Cok büyük asklarim olmadi,yikintilarim. Terkedilme duygusu yasamadim,aldatilmadigim gibi.. benim tek derdim,sadece kendimden sorumlu olabilmekti. Dogumuma sebeb olanlarin uzaginda doldurmak zorundaydim lise yillarimi ve yasadiklarimdandir,hayatim en güzel seyi liseyi bitirebilmek olmustur deyisim. Tek basina yasarken omuzlarima aldigim büyük yüklerin hesabini kimseye cektirmdim. Telefonlarda zirlasayasim vardi aslinda,annem ne zaman arasa.. alin beni burdan demek vardi,kendime yakistiramazdim. Hayattaki tüm mecburiyetler yorar beni. Tüm mecbur hissedislerden coktan tiksindim. Ama mecburdum.. bildiklerimi kalkan etmistim,onbes yasindayken,balikci amcalarim vardi muhabbet ettigim. Kismet olmadi o amcalarla balik tutmak. Ama ben istememistim sanirim. Onlardan dinlemek daha büyük zevk veriyordu bana baliklari nasil yakaladiklari. Her okul cikisinda o sahilde harcardim vaktimi,biraz daha gec varabilmek icin.. ve yalnizdim cokca,yüzlerini boyarlardi kizlar her renk boyalarla,herbirinin ses tonunda, aynilik... farkli olacagim diye o bir türlü anlayamadigim sarkilari ezberlemeye calisan erkekler, bol agali pantolonlariyla,ayakkabi markalarini yaristirirlardi birbirlerinin. Okul ziliyle,ya icmeye giderlerdi,ya da eve uyumaya. Oysa benim,vardigim yerler cok farkliydi. Kendimi savunmam gerekirdi okudugum kitaplar icin. Düsüncelerimi tekrar tekrar anlatmam,bildiklerimi tekrar tekrar söylemem gerekirdi. Tek basimaydim ve yanimda uyuyan insanin kim oldugunu dahi bilmiyordum. Tek basimaydim ve benim esyami benden izinsiz kullandigi icin bagirdigimda,onun kim oldugunu bilmem gereken zirvasini dinlerken,kendisine ait her seyden haberisizdim. Kapinin kolunu disardan cikartmam,her istedikleri an benim sinirlarima dalamayacaklarinin bir isaretiydi. Kapinin kolunun sadece icerden ve yukariya kaldirinca acilmasi,hayatimdan benden baska kimsenin sorumlu olmadiginin isaretiydi. Isaretlerimiz vardi,cünkü konusarak halledemiyorduk biz hicbir problemi. Dinleyen tarafin hep ben olmasi gerekliliginin sacmaligi canimi skardi sadece. O yüzden izin veremezdim,hicbir sarkimin yarida kesilmesine. Ben izin vermeden,hayatimin bölünmesine... yüzüm gülerdi aslinda cokca. Aglarsam,gözlerim islak olursa,yenilirdim cünkü. Gülersem,umursamaz olurdum onlari ve onlar düsünür olurdu,benimle nasil basa cikacaklarini...
Payima güzel insanlarin düstügü de oldu. O yillarin tek güzellikleriydi onlar. Bazen yorardi düsünceleri beni. Ama kapida kaldigimda,gidecegim bir evimin oldugunu biliyordum. O binayi baslarina yikmak istedigim insanlarin karsisinda dursam,arkamda olduklarini biliyordum. Aglamaktan cekinmedigim insanlardi onlar. Yorulsam da bikmazdim dinlemekten. Dünyayi beraber kurtarabilecegimizi düsündügüm insanlardi onlar. Okuldaki ilk eylemimi yaptigim insanlar. Mütemmim cüz dedigim...
Insanlik adina yapilan her iyi seyin yaninda olmaya coktan and icmisken,binalarini baslarina yikmak istedigim insanlarin eylemlerinin sadece bencillikten ibaret oldugunu görmem,iki yilimi aldi... üc yil boyunca riyakar bir insan olup olmadigim ikilemi ise,ömrümü alacak. Bu endise,bu korku, onlarin mirasi. Sen hic zarar görmedin der annem hala anlatirken... biz de arkandaydik her zaman,sen de cok iyi direndin... gülümsemenin yetmesini isterdim. Ve anlatmayi asillarini... yalnizligin sesi her zaman serttir. Derinden bir tokmaktir her daim. Ben bunu adim gibi bilirim. Ama onlar benim bu denli yalniz oldugumu bilmediler hicbir zaman. Ne de güzel anlatirdi hallerimizi, behind blue eyes.. cünkü gercekten kimse bilemezdi -iyi oldugunu idda eden insanlarin icinde- kötü olmanin,kötülükleri giymenin nasil bir sey oldugunu. Ama”O” da biliyordu. Ve o da en az benim kadar yara almisti. Daha fazla bereleri vardi vücudunda. Kalbi delikti onun..ask hikayesi vardi ... ask hikayesinin her paragrafina mecburi ayriliklar düserdi. Bu yüzden biz,her mecburiyetten nefret ederdik. Bu yüzden biz,birbirimizin tek nefes alma noktasiydik. Hayallerimizin kesistigi yerler vardi ve tabii ki,bir green day sarkisinda birlesirdi göz yaslarimiz...boulevard of broken dreams... bulvarlarimizda cocuklugumuzun göz yaslari akardi ve calinti yasantilarimizin,kacinilmaz istemi...
Zaman gectikce,bir ask hikayesinin,paragraflarini sildik..günlerimizi aldi... o sildi,tozlari eline yapisti.. sayfasi bosalmadi,izi kaldi... o yüzden,onyedi yasindayken yasamak,hikayeler silmekti bazen.. onyedi yasindayken cokca dua ederdik biz,kalbimiz tuz buzken,anti depresanlarimizdi dualarimiz. Ve hayat,o kücük eve sahip olamamanin verdigi aciyla,hergün yeni hayaller kurdururdu bize... hergün baska komplalar türerdi beynimizde. Ve intikamimizi alirdik,caldigimiz kahvaltiliklardan. Pesin parasini verip,calardik hepsinden habersiz. Zarar vermek vardi aklimizda,yikmak o yurdu baslarina... belki alisman lazim diye bagirirdik mikrafona.herkes duysun isterdik.. ve bitti... o sarkinin en güzel satirini bile duyamayacak kadar,umudumuz olan o sözü söyler dururduk,ve bitti...
Ve gercekten bitti.. üst satirlarda kendisinden yalnizca „o“ diye bahsettigim insan,hayallerini melodilere döküyor ve isyan ediyor her türlü mecburiyete,bir libertango sarkisinda,elini tuttugu adamin,yarim hikayesindeki kahramani olmasini istemek hala ona aciverse de,o bununla savasabiliyor.. o,kaderin sasirtici kivrimlarinda hala sükür edebiliyor ve aslinda biliyor,tanidigi insanin,bu düzlemin öbür ucunda oldugunu. Kaderin önüne gecemeyecegini biliyor.. Ve payina düsenler icin,su niyetine vurabiliyor hala sükürlerini...
ben ise,kilometrelerde kendimi görmek istiyorum,ve insanligi. Semerkand civarlarindaki insanlarin yasayislarini... tapinaklardaki insanlarin dualarini.. viyana da günesin dogusunu ve suriye de batisini... her ülkenin insanligini yasamak istiyorum,ve bombalara mahkum bir sehirde,onlarin acisiyla acmak bir güne gözlerimi. Taze ekmek kokularini merak ediyorum o sokaklarin. O sokaklari anlatmak istiyorum sonra insanlara,bir renk katabilme umudu tek renk yasamlarina. O zamanlardan tanidigim güzel insanlarla birlikte,ögrencilerimize göstermek istiyorum,ve eksik kitaplarini tamamlamak icin ugrasmak bir köy okulunun.. eksiklerini gidermek o cocuklarin...
bugün de bitti hayallerime ulasamadan. Bu sokaklarda taze ekmek kokusu yok. Insanligi görmek icin girdigim her kalabalik telasli. Yapmak istediklerimi anlattigim her insan mesgul. Hepsinin agzinda ayni cümle: cok zor !
olsun diyordum ilk baslarda,zor olsun.. ama simdi zor gelen olsun diyebilmek. Bu insanlari gördükce,hayattan bir manevra beklemeye kaliyor her adimim. Her adimimda hatirliyorum da bana söylenilenleri...diyorum,kizim..cok zor...
büyük bir örnek elinden tuttugumuz,ama sonra birakmak zorunda kaldigimiz! o tinerci cocugun sonraki hali. O hallerine sebeb olmanin verdigi aci. O cocugu kurtaramamak ve göndermek ait oldugu yere.. onu hatirladikca diyorum,kizim,vaktin yok kaybettigin cocuklar icin yas dökmeye...vaktin yok hayati beklemeye.. yola koyulmali biran evvel... ama ile baslayan her cümle,hic baslamasa da olur. Ama ile baslayan her cümle,bir digerinin tesellisi. Amalar cümlelerin yamalari. O yüzden,benim ama ile baslayacak hicbir cümlem yok bu gerekliligin ardina.. yola koyulmali biran evvel diyorum ya,sessiz ve sakin ilerlemek yolunda,onlar gibi...ama gizlenmeden..yola koyulmali...
Elimde ucu kirik bir anahtar var. Kilitli kapilar bile uzaktayken, elimdeki anahtari saga sola cevirmemin bir faydasi olmuyor. Ve bir faydasi olmuyor bu sekilde yasamamin hayallerime. Cocuklugumdan beri biriktirdigim hikayelere baslayabilmemin verdigi mutluluk,sig kaliyor bir zaman sonra. Yetmiyor dokundugum hicbir satir,dökülmüyor dizeler elimden ve dilim,istedigim gibi konusmadikca ve bedenim,cocuklugumun esiri oldukca... ve ben her bir kilometrede,binbir hayal üretirken,tezatliklarin anakronizmalari ter olup akiyor sirtimdan. Bu devir diyorum,senin hayallerinden cok uzakta. Bu dünyadaki insanlar senin sarkilarini dinleyemeyecek kadar yorgunlar. Ve senin sarkilarini farkedemeyecek kadar mesguller. Olsun demek de zor artik derken bir sarki, ben her tezatliga olsun dememin de artik bir faydasinin olmadigini anladim. Insanligin binbir rengini tasidigimi sanmamdi,beni bu islere bulasan bircoklarindan farkli kilan. En azindan ben öyle düsünürdüm. Fakat bazilarinin tek renk olabilecegi ihtimali gecmezdi aklimdan. Hele bunun acisinin bu denli sert olacagini..
Hayatta cok büyük kayiplarim olmadi benim. Kendimi arayislarim oldu cokca. Temel zarar almadi ama. Gemi su almadi asla. Gözlerimin sahid oldugu seyler etrafimdakilerin kayiplarina fatiha okumami gerektirmisti her daim. Ve su niyetine yüzüme serptigim sükürlerim. Cok büyük asklarim olmadi,yikintilarim. Terkedilme duygusu yasamadim,aldatilmadigim gibi.. benim tek derdim,sadece kendimden sorumlu olabilmekti. Dogumuma sebeb olanlarin uzaginda doldurmak zorundaydim lise yillarimi ve yasadiklarimdandir,hayatim en güzel seyi liseyi bitirebilmek olmustur deyisim. Tek basina yasarken omuzlarima aldigim büyük yüklerin hesabini kimseye cektirmdim. Telefonlarda zirlasayasim vardi aslinda,annem ne zaman arasa.. alin beni burdan demek vardi,kendime yakistiramazdim. Hayattaki tüm mecburiyetler yorar beni. Tüm mecbur hissedislerden coktan tiksindim. Ama mecburdum.. bildiklerimi kalkan etmistim,onbes yasindayken,balikci amcalarim vardi muhabbet ettigim. Kismet olmadi o amcalarla balik tutmak. Ama ben istememistim sanirim. Onlardan dinlemek daha büyük zevk veriyordu bana baliklari nasil yakaladiklari. Her okul cikisinda o sahilde harcardim vaktimi,biraz daha gec varabilmek icin.. ve yalnizdim cokca,yüzlerini boyarlardi kizlar her renk boyalarla,herbirinin ses tonunda, aynilik... farkli olacagim diye o bir türlü anlayamadigim sarkilari ezberlemeye calisan erkekler, bol agali pantolonlariyla,ayakkabi markalarini yaristirirlardi birbirlerinin. Okul ziliyle,ya icmeye giderlerdi,ya da eve uyumaya. Oysa benim,vardigim yerler cok farkliydi. Kendimi savunmam gerekirdi okudugum kitaplar icin. Düsüncelerimi tekrar tekrar anlatmam,bildiklerimi tekrar tekrar söylemem gerekirdi. Tek basimaydim ve yanimda uyuyan insanin kim oldugunu dahi bilmiyordum. Tek basimaydim ve benim esyami benden izinsiz kullandigi icin bagirdigimda,onun kim oldugunu bilmem gereken zirvasini dinlerken,kendisine ait her seyden haberisizdim. Kapinin kolunu disardan cikartmam,her istedikleri an benim sinirlarima dalamayacaklarinin bir isaretiydi. Kapinin kolunun sadece icerden ve yukariya kaldirinca acilmasi,hayatimdan benden baska kimsenin sorumlu olmadiginin isaretiydi. Isaretlerimiz vardi,cünkü konusarak halledemiyorduk biz hicbir problemi. Dinleyen tarafin hep ben olmasi gerekliliginin sacmaligi canimi skardi sadece. O yüzden izin veremezdim,hicbir sarkimin yarida kesilmesine. Ben izin vermeden,hayatimin bölünmesine... yüzüm gülerdi aslinda cokca. Aglarsam,gözlerim islak olursa,yenilirdim cünkü. Gülersem,umursamaz olurdum onlari ve onlar düsünür olurdu,benimle nasil basa cikacaklarini...
Payima güzel insanlarin düstügü de oldu. O yillarin tek güzellikleriydi onlar. Bazen yorardi düsünceleri beni. Ama kapida kaldigimda,gidecegim bir evimin oldugunu biliyordum. O binayi baslarina yikmak istedigim insanlarin karsisinda dursam,arkamda olduklarini biliyordum. Aglamaktan cekinmedigim insanlardi onlar. Yorulsam da bikmazdim dinlemekten. Dünyayi beraber kurtarabilecegimizi düsündügüm insanlardi onlar. Okuldaki ilk eylemimi yaptigim insanlar. Mütemmim cüz dedigim...
Insanlik adina yapilan her iyi seyin yaninda olmaya coktan and icmisken,binalarini baslarina yikmak istedigim insanlarin eylemlerinin sadece bencillikten ibaret oldugunu görmem,iki yilimi aldi... üc yil boyunca riyakar bir insan olup olmadigim ikilemi ise,ömrümü alacak. Bu endise,bu korku, onlarin mirasi. Sen hic zarar görmedin der annem hala anlatirken... biz de arkandaydik her zaman,sen de cok iyi direndin... gülümsemenin yetmesini isterdim. Ve anlatmayi asillarini... yalnizligin sesi her zaman serttir. Derinden bir tokmaktir her daim. Ben bunu adim gibi bilirim. Ama onlar benim bu denli yalniz oldugumu bilmediler hicbir zaman. Ne de güzel anlatirdi hallerimizi, behind blue eyes.. cünkü gercekten kimse bilemezdi -iyi oldugunu idda eden insanlarin icinde- kötü olmanin,kötülükleri giymenin nasil bir sey oldugunu. Ama”O” da biliyordu. Ve o da en az benim kadar yara almisti. Daha fazla bereleri vardi vücudunda. Kalbi delikti onun..ask hikayesi vardi ... ask hikayesinin her paragrafina mecburi ayriliklar düserdi. Bu yüzden biz,her mecburiyetten nefret ederdik. Bu yüzden biz,birbirimizin tek nefes alma noktasiydik. Hayallerimizin kesistigi yerler vardi ve tabii ki,bir green day sarkisinda birlesirdi göz yaslarimiz...boulevard of broken dreams... bulvarlarimizda cocuklugumuzun göz yaslari akardi ve calinti yasantilarimizin,kacinilmaz istemi...
Zaman gectikce,bir ask hikayesinin,paragraflarini sildik..günlerimizi aldi... o sildi,tozlari eline yapisti.. sayfasi bosalmadi,izi kaldi... o yüzden,onyedi yasindayken yasamak,hikayeler silmekti bazen.. onyedi yasindayken cokca dua ederdik biz,kalbimiz tuz buzken,anti depresanlarimizdi dualarimiz. Ve hayat,o kücük eve sahip olamamanin verdigi aciyla,hergün yeni hayaller kurdururdu bize... hergün baska komplalar türerdi beynimizde. Ve intikamimizi alirdik,caldigimiz kahvaltiliklardan. Pesin parasini verip,calardik hepsinden habersiz. Zarar vermek vardi aklimizda,yikmak o yurdu baslarina... belki alisman lazim diye bagirirdik mikrafona.herkes duysun isterdik.. ve bitti... o sarkinin en güzel satirini bile duyamayacak kadar,umudumuz olan o sözü söyler dururduk,ve bitti...
Ve gercekten bitti.. üst satirlarda kendisinden yalnizca „o“ diye bahsettigim insan,hayallerini melodilere döküyor ve isyan ediyor her türlü mecburiyete,bir libertango sarkisinda,elini tuttugu adamin,yarim hikayesindeki kahramani olmasini istemek hala ona aciverse de,o bununla savasabiliyor.. o,kaderin sasirtici kivrimlarinda hala sükür edebiliyor ve aslinda biliyor,tanidigi insanin,bu düzlemin öbür ucunda oldugunu. Kaderin önüne gecemeyecegini biliyor.. Ve payina düsenler icin,su niyetine vurabiliyor hala sükürlerini...
ben ise,kilometrelerde kendimi görmek istiyorum,ve insanligi. Semerkand civarlarindaki insanlarin yasayislarini... tapinaklardaki insanlarin dualarini.. viyana da günesin dogusunu ve suriye de batisini... her ülkenin insanligini yasamak istiyorum,ve bombalara mahkum bir sehirde,onlarin acisiyla acmak bir güne gözlerimi. Taze ekmek kokularini merak ediyorum o sokaklarin. O sokaklari anlatmak istiyorum sonra insanlara,bir renk katabilme umudu tek renk yasamlarina. O zamanlardan tanidigim güzel insanlarla birlikte,ögrencilerimize göstermek istiyorum,ve eksik kitaplarini tamamlamak icin ugrasmak bir köy okulunun.. eksiklerini gidermek o cocuklarin...
bugün de bitti hayallerime ulasamadan. Bu sokaklarda taze ekmek kokusu yok. Insanligi görmek icin girdigim her kalabalik telasli. Yapmak istediklerimi anlattigim her insan mesgul. Hepsinin agzinda ayni cümle: cok zor !
olsun diyordum ilk baslarda,zor olsun.. ama simdi zor gelen olsun diyebilmek. Bu insanlari gördükce,hayattan bir manevra beklemeye kaliyor her adimim. Her adimimda hatirliyorum da bana söylenilenleri...diyorum,kizim..cok zor...
büyük bir örnek elinden tuttugumuz,ama sonra birakmak zorunda kaldigimiz! o tinerci cocugun sonraki hali. O hallerine sebeb olmanin verdigi aci. O cocugu kurtaramamak ve göndermek ait oldugu yere.. onu hatirladikca diyorum,kizim,vaktin yok kaybettigin cocuklar icin yas dökmeye...vaktin yok hayati beklemeye.. yola koyulmali biran evvel... ama ile baslayan her cümle,hic baslamasa da olur. Ama ile baslayan her cümle,bir digerinin tesellisi. Amalar cümlelerin yamalari. O yüzden,benim ama ile baslayacak hicbir cümlem yok bu gerekliligin ardina.. yola koyulmali biran evvel diyorum ya,sessiz ve sakin ilerlemek yolunda,onlar gibi...ama gizlenmeden..yola koyulmali...
-.-
2 yorum:
satırlar yüzüme çarpan sert rüzgar misali, şükürler yüz suyu dökmek eşliğinde gözümden inan sularla temizlerle ruhumu.iyiki okudum iyiki yazdın.yaz hep.kısmen tanıklığını ettiğim hayatın okurluğunu etiğimde canımı yaktı gerçek.sabah izlediğim film.. senin hikayen.. benim ikayem.bir nokta olan ilmi çoğaltmasın cahiller, eğer cahilseler.. yaz hep.kelimeler kifayetsizliğimdir yaşananların gerçekliği yanında fazla hayaliler zira.sus NuN.kelimelerin içindeki mana konuşsun..
yaz nun,kelimelerin kifayetsizligi utansin.
Yorum Gönder